a
mefete ile bahis
ilbet
1xbetBetturkeyBetistKralbetSupertotobetTipobetMatadorbetMariobetBahis.comSahabet
M.Tolga KARACA

M.Tolga KARACA

30 Kasım 2024 Cumartesi

KÖŞE YAZARI – Dünya, eski dünya değil çocuk

KÖŞE YAZARI – Dünya, eski dünya değil çocuk
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün de  sen dünkü gibi düşünüyorsan, yaşamak için  kendine başka dünyalar aramalısın.
Yaşadığımız  dünya her gün yeniden şekilleniyor.
Dünün, üretim ve satış politikaları bugün aynı değil.
Keza, ürün yelpazesi ve çeşitliliği açısında da öyle.

Siyasette  de durum bundan farklı değil.  Politika da  “kararlı kararsızlık hakim” sürekli değişim göstermekte.
Ulusal çıkarlarınız, potansiyel gücünüz  ve size uygulanan kuvvet,  her an değişebilecek kararlı kararsızlığınızın  ana belirleyici unsuru olmakta.

Dünya da öyle, çoktandır tek merkezli olmaktan çıktı.

Yükselen Çin ekonomisiyle birlikte Çin teknolojisi, dünya pazarlarında  bütün dengeleri değiştirdi.
Özellikle Çin’in bileşim teknolojisi ve yarattığı  Huwai markası, başlı başına büyük bir başarı.

Hindistan’ın,  Mars’a uzay aracı göndermesi de Hindistan ve coğrafya için çok önemli bir gelişme.

Diğer yan da Japonya,   yüzlerce   markasına yenilerini katmakla  dünyadaki  ürün  çeşitliliğini ve pazarını genişletmek.

Ve Türkiye, özellikle  savunma sanayiindeki yenilikleri ve yatırımlarıyla göz doldurmaya devam ediyor.
Aselsan markasıyla Türkiye, dünya pazarında geçmişten günümüze söz sahibi. Ve bu markanın yarattığı teknolojiyle,  yeni üretilen sanayi  ve  teknoloji ürünlerini  desteklenmektedir.
Türkiye’nin sağlık sektöründeki yatırımları,  Avrupa ve Ortadoğu’nun  sağlık üssü olması anlamında çok büyük yatırımlar ile gelişme göstermekte.

Türkiye, Milli Muhrip Savaş Uçağını da kendisi yapmak için bütün ön hazırlıklarını tamamlamış durumda.

İşte,  dünya siyasetine yeni kazanılan  (   kararlı  kararsızlık)  politika  izleniminin kaynağı buradan  kaynaklı.
Çok merkezli gücün,  hedefi ya da hızı tam olarak belirlenemiyor veya  kolektif  amaca ulaşmak  çok uzun zaman alıyor,  Suriye açmazında olduğu gibi.

Teknoloji yaşamımızı olumlu/olumsuz değiştirmekte. Teknolojik ürünlerin  yaşamımıza renk katmadığı söylenemez.
Bununla birlikte teknoloji  beynimizi düşünme, bakış açımızı  ne kadar  değiştiriyor bilinmez.

Ancak bilinen bir  gerçek. Var ki, eski siyasetçilerin  pek çok da  değişmediği. Yine düşmanlık ve  aidiyet farklılıkları üzerinden  ayrıştırıcı politika yaptıklarını görüyoruz.

Yine toplumumuzda kolektif bilinç, biz olma ruhu gelişmiş değil. Yani farklılıkların çeşitlilik ve zenginlik yaratacağı, aykırılıkların duramaya neden olarak yeni değerlerin kazınımına  kaynak teşkil  edebileceği öngörüsünün geliştiği söylenemez.

İnsanımız düşünürken  çok sıra dışı uç noktalarda kendini, fikirlerini ifade ediyor. Kendi doğru bildiği ya da inandığı değerin dışındaki  tanımları  ya hiç görmüyor ya da hiç değer affetmiyor.

Kendi  delhizinde  konuşurken,  dünyayı değiştirecek fikirleri varken;
Haydi yaz bakalım, ” oku kitabını” dediğimizde,  kaleme alınacak  toplumun geniş  halk kitlelerini temsil ediyor olabilecek  ve geniş kitlelere hitap edebilecek makale, yorum yazabilecek miyiz?
Bu anlamda yazacağımı makalenin evrensel yanı, boyutu olabilir mi?
Yazdığımız makalemiz evrensel   kriterlere  vurgu yapabilir ve bu anlamda yazımız çok değerli kabul edilebilir mi?

Yani bunu niye yazıyorum?
Başkalarının, karşı tarafın fikrini, inancını önemsemediğiniz sürece, sizin inancınızın, fikirinizin de karşıda bir değeri olmaz.

Görüşlerimiz, fikirlerimiz toplumsal, evrensel boyutlu geniş halk kitlelerini temsil etmeli. Sayı ve oranca çok olmanız geniş kitleleri temsil ediyor anlamı taşımaz.
Sayıca çok az parlamenter, geniş kitleleri temsil edeceği gibi, hükümeti kuran daha çok sayıca kalabalık parlamenter grubu daha etkin geniş halk kitlelerini temsil ediyor olamayabilir.

Bu durum,  tamamen sizin topluma arz ettiğiniz politikaların niteliği ile orantılı. Ürettiğiniz politikalar, toplumdaki  her sınıf halkın  beklentilerini karşılamaya yönelik mi?  Onların taleplerini gözetliyor mu?


Türkiye, dar alanda büyük siyaset yapmak kaygısı gütmekte.
Oysa siyasi alanınızı  genişletmek bu yönlü etkinliğinizi artırmanın yolu,   daha etkili dış diplomasi yürütmekten geçer.

Bunun ön koşulu ise, ülke içinde iç barışı zenginleştirmekten  ve uzlaşı kültürünün toplumda yaygınlaşmasıyla kazanılır.

Kısaca, şuna da değinmek isterim ki.
Günümüz siyasetinde muhalefette, en az hükümet kadar önemlidir.
Ve muhalefetin de  ülkenin yönetilmesi anlamında, üzerine büyük yükümlülük düşmektedir.
Ve muhalefetin  öne sürdüğü ulusal politikalar da  gerektiğinden fazla önemsenmelidir.