30 Kasım 2024 Cumartesi
Tabiatın doğal ekolojik yapısının değişmekte olduğunu yaşayarak tanıklık
ediyoruz .
Keza yiyecek içeceklerimizin de genlerinin değişmiş olduğunu
biliyoruz.
Bununla birlikte insanların psikolojisinin de değiştiğini, geçtiğimiz
yıllarda olduğu gibi sükûnet içermediği gerçeğinden hareketle.
Küçücük hadiselerden çıkarılan münakaşaların katliamlara dönüştüğünü
görmekteyiz.
Toplumda Şiddet, bütün gücüyle kollarını açmış bir girdap gibi insanları içine
çekiyor.
Bu durum belirli bir kültür ve coğrafya ile de sınırlı değil, bütün dünyada
gözlenmekte olan bir vakıa. Gelişmiş Avrupa’da buna dahil. Toplumda artış
gösteren şiddet vakası özellikle kadınlara yönelik olarak ön plana
çıkmakta.
Bir adam bütün öfkesiyle önüne kattığı, sevgilisini, eski eşini,
çocuklarının annesini elindeki bıçak ya da pompalı tüfek ile öldürmek
için kovalıyor, kadın can havliyle, kendisine hiç bir korunak edinemeden katili
olacak caninin önünde koşarak kaçıp, canını kurtarmaya çalışıyor.
Avın, Avcısının önünde kaçması, koşması gibi kadın da katili olacak
varlığın karşısında panikle kaçıp kurtulmaya çalışıyor.
Kadını, yaşadığı\karşı karşıya kaldığı şiddet karşısında bu denli korunaksız
ve savunmasız bırakan otorite ve hukuk, “ acaba kendisine bir
sorumluluk atfediyor mudur? ”
Geçtiğimiz günlerde, Kocası tarafından beş bıçak darbesiyle
yaralanan bir kadın, yaşadıklarını şöyle ifade etmekte;
“kocam, beni sürekli dövüyor darp ediyor ve öldürmekle tehdit
ediyordu.
İlgili makamlara, kocamdan defalarca şikayetçi oldum, ancak kocam tarafından
Şiddete maruz kalmaktan, ilerleyen süreçte öldürülmek amaçlı bıçaklanmaktan
korunamadım. Şimdi ceza aldı hapiste ancak, yine korkuyla yaşıyorum.
Hapisten çıktığı ilk gün gelip beni öldürecektir, bunu biliyorum”.
Toplumda Baş gösteren bu akıl almaz şiddet vakasının giderilmesine
yönelik çalışma uzun soluklu bir süreç. Ancak, ivedilikle düzenlenmesi gereken
hukuki ve insani, sosyal yükümlülükler de yok değil, elbette var.
Ancak şiddete maruz kalan insanın, kendisini korumasına yönelik
hukuki düzenlemelerin gözden geçirilmesi yeniden güncellenmesi gerekmektedir.
“Bu konuda parlamentoya büyük sorumluluk düşmektedir ”
Can güvenliği riskinin oluştuğu öngörülen durumlarda kadın,
katilinin karşısında çaresiz kurban durumuna düşürülmemeli.
Kadın ya da mağdura kendisini koruyacak, karşısındaki katilini
etkisizleştirecek silah taşıma izni ya da benzeri güvenliğini sağlayacak
katkıların verilmesi gerekmektedir.
Bu makalemi, İçerisinde olduğumuz hafta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne
atfediyorum.
Ve bütün dünya kadınlarının gününü kutlar esenlik ve yaşama sevinci
dilerim…